Daha öncesinde de demiştim ya, Gaziantep’in hangi taşını kaldırsan oradan bir hikâye, bir rivayet çıkar karşına…
Dülük Baba da bunlardan birisi işte… Kimisine göre rivayet kimisine göre hakikat..,
Benim bildiğim Dülük Baba her defasında keyifli dakikalar geçirmek için gittiğim geniş bir alana kurulmuş; gerek ormanlık alanıyla, gerek mesire alanlarıyla ve gerekse tepelere kurulmuş lokantalarıyla, biyolojik göleti ile ziyadesiyle yoğun yeşillikleriyle envaı çeşit gül ve çiçekleriyle cennetten bir köşe…
En azından ben böyle biliyordum fakat bir gece rüyamda gördükten sonra bambaşka bir hisse büründüm.
Rüyamda hatırlayamadığım üç dört şahısla beraber, mağaralara benzeyen dar geçişleri olan, o dar geçişlerin geniş odalara açılan ve de yuvarlak odalara da kapıların açıldığı bir müzeyi dolaşıyoruz. Sonuncu odaya giriyoruz, odadan sonrası çıkış koridorunun olduğunu düşünüyorum, ama öylesine tuhaf ki sonrasında kendimi başka bir odada bulup yüzüme bir ışık yansıdığını fark ediyorum. Kalın taş duvarlı odanın duvarında, gömme ve önü camla kapatılmış camın arkasında, otuz bilemedin otuz beş yaşlarında başında derviş sarığı bulunan kıyafetleri de son derece tertipli olan bir adam beliriyor. Öylesine güzel gülümsüyor ki, gülümsediği an bembeyaz dişleri beliriveriyor.
Biz de yaklaşarak ağzımız kulaklarımızda hep birlikte, “Dülük Baba” diyoruz…
Ardından sabah namaz için kurduğum alarmın sesiyle beraber sıçrıyorum yataktan. Bir süre yatakta oturduktan sonra Dülük Baba’nın bir şahıs olup olmadığını düşünüyorum.
Ertesi gün sabah bir kahve yapıp bilgisayarımın başına oturdum. Küçük çaplı bir araştırma sonunda Dülük Baba’nın Osmanlı Devleti padişahlarından bir olan Yavuz Sultan Selim dönemlerinde yaşamış bir derviş olduğunu öğreniyorum… Daha sonra daha sıkı bir araştırma yaparak Dülük Baba hakkında birkaç yazıya daha eriştim. Belki günlerce belki haftalarca bu rüyanın tesiri altında kaldım. Yapmış olduğum araştırmaların sonucunda bazı bilgileri derledim toparladım, işte Dülük Baba’ya dair bilgiler;
Bir efsaneye göre Gaziantep, önceleri şehrin 12 kilometre kuzeyinde Dülük köyünün bulunduğu yerde imiş. Burada “Dolika” adında güzel, büyük bir şehir varmış, günümüzde hala bu çevrede “Dolika” şehrinin kalıntıları bulunmaktadır.
Dülük köyünün az ilerisinde, tepeler üzerinde Dülük Baba adıyla anılan küçük bir türbe olduğunu öğrendim. Dülük Baba aslında Mercidabık ovasına Memlük ordusu ile savaşmaya giden Yavuz Sultan Selim’e bu zaferi müjdeleyen kişidir.
Dülük Baba, hem Mısır’ın fethini müjdelemiş hem de kutsal topraklar olan Mekke ve Medine’nin de büyük bir zaferle alınacağını müjdelemiştir. Tüm bu bilgilerden anlaşılacağı üzere kendisi muhterem bir evliyadır. Zaferi de şu sözlerle müjdelediği bilinmektedir;
“Sultanım sana müjdelerim ki, Recep ayının 26. günü zafer senindir. Hadi durma yolun gibi bahtında açık olsun” der. Padişah yaşlı dervişe teşekkür ederek kim oluğunu sorar, derviş ise şöyle cevap verir.
“Fâni âlemin bir yolcusuyum! Menzilime ulaştım Hakk’a toplandım. Beni sorma sen yoluna devam et.
Sultan, dervişin dediği ay ve gün Mercidabık’ta büyük bir zafer kazanır.
Yavuz Sultan Selim sefer dönüşünde Ayıntap’a uğrar yani bugün ki Gaziantep iline…
Adını bile bilmediği bu zatı sorar.
“Buradan ayrıldığınız gün oda Hakk’a yürüdüğünü ve şu tepeye gömdük” cevabını verirler.
Yavuz Sultan Selim kabrini ziyaret eder ve üzerine türbe yaptırır. Türbeyi de bir ziyarete dönüştürmek suretiyle bağışlar yapar.
Her ziyaretgâhın bir efsanesi vardır değerli okurlarım…
Bu efsaneleri yazan bir kaynak bulunamasa da halk arasında nesilden nesile aktarılarak bu günlere kadar gelmiştir.
Ben bir zamanlar sadece bir mesire alanından ibaret olduğunu düşünürken rüyama girince esas vaziyeti, kendisinin kim olduğunu öğrenmiş oldum. Alman bir Arkeolog 1997 yılında yaptığı kazı çalışmaları ile birlikte bu tepede Roma döneminin kutsal alanlarının varlığını tespit etmiştir.
Dülük Baba tepesinin bu manevi değeri Romalılara kadar dayanmaktadır. Zengin bir kültürel mirasa sahip olduğumuzu vurgulamadan geçemeyeceğim.
Belki de oradaki türbeye sebep olan o yaşlı derviş değil de Roma mezarları da olmuş olabilir. Diye rivayetler de bulunmaktadır, diyorum ya rivayet işte.
Dülük Baba ile alakalı başka bir söylenti de, türbesi şehrin kuzeyinde, Adana asfaltının doğusunda kendi adıyla anılan tepenin üzerindedir.
Dülük Baba’yı diğer evliyalardan ayıran özellik, evlenmek isteyen bekâr erkeklere yardımcı olmasıdır. Asıl adının ise Davud olduğu söylenmektedir.
Dülük Baba tarihi kayıtlara göre de Ejder baba olarak geçmektedir, yani uzun lafın kısası Dülük Baba bir evliyadır.
Yavuz sultan Selim’e fethi müjdeleyen evliyadır… Üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen rüyama girmesine hala anlam verebilmiş değilim fakat vardır bir hikmeti.
Siz değerli Batmanlıların da okuyup feyz alması dileğiyle…
MEKİYE EKMEN