Aile Olabilmek

Yayınlama: 04.04.2025
A+
A-
Aile Olabilmek (1)
     Kur’an’a göre hayatta her şey “çift” yaratılmıştır. “Düşünüp ibret alasınız diye biz her şeyi erkek ve dişi olarak çift yarattık.” (Zriyat:49) tüm canlı varlıklar çift yaratılmış ve hayat, çiftleşmenin bir sonucu olarak devam etmektedir. Yeniden üretimin temeli, “çift yaratılış” kuralına dayanmaktadır. Âdem (as) yalnız başına bir yarımdır. Kadınla beraber tam olur. İki erkekten bir şey çıkmaz. Kadın olmayınca cennet de olmaz, aile de olmaz.  İnsanoğlunun yaratılış amacı; dünyanın imarı, dünyayı yönetmek ve Allah’a ibadet etmektir. Bundan dolayı aile devlet organizasyonunun minyatürüdür.
     Bu büyük organizasyonun dibine aile yerleşmiş, tepeye de devlet. Aile, nesli devam ettirme görevini üzerine alırken, hükümet de sosyal düzeni koruma işini yüklenmiştir. Çocuklar ise, gıda kaynaklarının devamlılığı kadar önemlidir. İslam kendi mensuplarının kuracağı aile yuvasını, kendine özgü birtakım ilkelere bağlamıştır. Aile bir toplumun çekirdeği olup, her fert aile yuvasının eğitim ve terbiyesinden geçer. Fertlerin ilk kültür ve gelenek hamuru aileleri yoğurur.
     Kur’an’da kadın ve aile ile ilgili yüzden fazla ayet vardır. Bu konuda bağımsız bir cilt kitap olacak kadar da Peygamber’in hadisleri mevcuttur. Aile meşru nikâh temeline dayanır. İslam nikâhsız olarak bir arada yaşayanların topluluğunu, aile yuvası saymamış ve mensuplarını evlenmeye teşvik etmiştir. Peygamber, “Dört şey Peygamber’in sünnetindendir. Utanma, kokulanma, diş temizlenme ve evlenme. (Tirmizi) Nikâh benim sünnetimdir, kim benim sünnetimi işlemezse, benden değildir.” (İbn Mace) demiştir.
     Kişi ve toplum ahlaki değerlerinin gelişiminde evliliğin katkısı tartışılmaz. İnsan ve insanlık adına her bir şey ilk orada görülür ve öğrenilir, insan sahip olduğu ahlaki değerleri ilk orada pratiğe döker. İnsan, anne ve babası üzerinden bunları öğrenir, öğrendiğini beraber olduğu aile fertlerine karşı uygulamaya koyar. Aile bağları ile ilgili anahtar kavramlar sevgi, merhamet ve huzurdur. (Rum:21)
     Şartlar aile yapısını korumak için çok daha dikkatli olmayı gerektirir; Erıc Hoffer’in dediği gibi, “kadının ekonomik bağımsızlığı boşanmayı kolaylaştırmıştır. Gençlerin ekonomik bağımsızlığı anne babalarının otoritesini zayıflatmakta ve aile topluluğunun erkenden dağılmasını hızlandırmaktadır.”
     Aile açısından ilahi bir lütuf demek olan sevgi ve merhamet, evlilik birliğinin olmazsa olmaz şartı durumundadır. Aile sosyal olanın, toplumun en küçük örneğidir. Başkasıyla yaşama, başkasının sınırlarına saygı, farklılıkların bir aradalığı küçük çapta ailede görülür.
     Kişi ailede hem değerleri öğrenir hem bunları uygulama imkânı bulur. Dağda, insanlardan uzak yerde insanın ahlakiliğinden bahsedilmez. Belki insan dışında diğer varlıklara karşı muamelede ahlakilik görünebilir ama ahlakiliğin insani boyutu ancak toplumda test edilebilir.
     Hz. Peygamber, “İnsanların arasında yaşayan ve onların eziyetlerine sabreden mümin, insanların arasında yaşamayan ve onların eziyetlerine sabretmeyen müminden daha çok ecir alır.” (İbn Mace) demiştir. İnsanoğlunun yüksek düşünce gücü ile akıl ve iyi yaşaması ancak bir toplumda gerçekleştirilebilir. ‘Toplumsal ben’i işlemek topluma karşı ödevimizin temelidir. Toplumun dışında bir birey tasarlamamız boşunadır. Her birimiz kendine olduğu kadar topluma aittir. Tolstoy’un dediği gibi, “Yalnızca başkaları için yaşadığımızda kendimiz için yaşamış oluruz.” Epiktetos, “Bir ayak bedenden ayrılırsa artık ayak değildir. Ve sen de eğer toplumdan ayrılırsan artık bir insan olmazsın.” diyordu.
     Aristo’nun dediği gibi, “İyi ve kötü, adil ve gayri adil ve buna benzer duygulara sahip olma yalnızca insanlara özgü bir özelliktir. Bu duyguya sahip kişilerin bir araya gelmeleri aileyi ve devleti ortaya çıkarır.” Çelişkili, birbirinden çok farklı sesin oluşturduğu toplumda ahlaklı olabilmesi için kişinin kendisini iyi bilmesi, ahlaki değerleri özümsemesi gerekir. Bu aile ile mümkündür; insan ailede kendini fark eder, ne yapması gerektiğini öğrenir.
     Kimi ailelerde görülen kötü fotoğraflar kişilerden bağımsızdır. Sokrat öğrencileriyle sohbet ederken eşi gelir, bağırır çağırır, ağzına geleni söyler. Arkasından bir kova suyu Sokrat’ın başından aşağı döker. Sokrates; bu kadar gök gürledikten sonra elbette yağmur yağması tabiidir dedi. Bu durumdan sonra bir öğrenci Sokrat’a “Evleneyim mi?” diye sorar. “Evlenin, eşiniz iyi çıkarsa mutlu, iyi çıkmazsa filozof olursunuz” demişti.
     Her şeye rağmen aile ortamı test alanıdır, ailede iyi olan toplumda da iyi olur. Kişinin ahlaklı ve iyi olmasında ailenin rolünü tartışamayız. Erkek ancak ailede baba olabilir, kadın ancak aileyle anne mertebesine yükselir. Baba ve anne olmak, insan olmada bir üst seviyedir. Zira baba erkekten fazla bir şeydir, anne de kadından öte… Evlenmeden erkek ve kadının değeri anlaşılmaz, erkek ve kadının gerçek hüviyeti evlilikte ortaya çıkar.
     Her şeye rağmen evlilikten kasıt katlanmaktır da Hz. Peygamber, “Hiçbir kimse duyduğu eza verici şeylere karşı Allah’tan daha sabırlı değildir. Çünkü müşrikler O’na çocuk isnat ederler, oysa Allah yine onlara sağlık ve rızık verir.” (Buhari, Müslim) demiş. Yeni Ahit’te, “O adil olanları da adil olmayanları da yağmuruyla ıslatır, güneşiyle aydınlatır.” (Yeni Ahit, Matta:5/45) denilmiştir.  Vesselam
Muhammed Zeki Mirzaoğlu
Araştırmacı yazar

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.