Allah (cc) “Öyle ise onlar hakkında acele etme.” (Meryem:84) “Sana O’nun vahyi tamamlanmazdan önce Kur’an’ı (okumakta) acele etme ve “Rabbim, benim ilmimi artır” de.” (Taha:114) Olaylara karşı aceleci davranmak, sonra gelecekler hakkında bizi yanıltabilir.
Allah, “Sabredenleri müjdele.” İşte bunlar, Rablerinin bol mağfiret ve rahmetine ulaşanlardır. Doğru yolu bulanlar da ancak onlardır. (Bkara:155,157) diyordu.
Bundan dolayı sınırlarımızda Emperyalistlerin ve Siyonist İsrail’in hesaplarını alt üst edebilmenin yolu Müslümanların vahdetinden ve olaylara karşı iyi niyet ederek sonra da aceleci davranmamak ve sabretmekten geçmektedir. Suriye’deki zalim Esed’in “hiçbir zulme benzemez zulmünden” kurtulan mazlum Suriye halkı üzerine ve geleceği hakkında sanaryolar yazılıp, çizilmekte ve “Göklerde ve yerde, Allah’tan başka kimse gaybı bilmez.” (Neml:65)
Ayeti gereğince Allah’ın peygamberine bile tanımadığı gaipten konuşulmaktadır. “Zaman iyi müfessir”dir sabretmek gerekir!
Yorumların yapılması ve iyi yönde temennilerde bulunmak insani ve İslami görevimizdir. Ancak ‘göreceksiniz ilerde nasıl olacak deyip hamasi ve mezhebi taassubu devreye koyarak yorumda bulunmak’ kötüyü istemek olacaktır ki, bu da inancımıza terstir. Gelin hamasi ve mezhebi taassubumuzu bir kenara bırakarak iyi temennilerde bulunup, zulümden kurtulmuş ve özgürlüklerine kavuşan halka dua edelim.
İnsanı insan yapan başkaldırısıdır, bu başkaldırıyı iyide kullansa imtihanı kazanmış, kötüde kullansa kaybetmiştir. Suriye’nin mazlum halkı bir tercihte bulunmuş ve Zalim diktatörü devirmiş olup, geleceğini inşa etmek istiyor, bize düşen onları kendi senaryolarımıza kanalize etmek değil, hayır konuşmak ve onlara dua etmektir. Aksi ise, Allah’ın, “Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size ateş dokunur.” (Hud:113) hükmü mukadder olacaktır.
Köşeye çekilip oturmakla, haksızın yanında bulunmak arasında hiçbir ayırım göremiyorum. Suya dokunmayan, sabuna dokunmayan, kirlenir. Aliya İzzetbegoviç “Her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey düşmanlarımızın sözleri değil dostlarımızın sessizliği olacaktır.” diyordu.
Cengiz Han, Buhara’yı fethettiğinde, “Ey insanlar! Biliniz ki siz büyük günahlar işlemişsiniz. Eğer siz büyük günahlar işlememiş olsaydınız, Tanrı benim gibi bir azabı size indirmezdi.” Zamanın büyük alimi Rükneddin İmamzade de Cengiz’in sözlerini doğrularcasına; “Bu Allah’ın bize hoşnutsuzluğunun işaretidir.” demişti. Tarafsız kalarak dahi olsa Esed gibi bir kan emicinin ve zalimin iş başında kalmasını özendirmek ve toptan kıyam etmiş bir milleti suçlamaktan daha büyük bir vebal bilmiyorum. “Ne kadar değerli olursanız yanlış yerdeyseniz değersizsiniz.”
Şair, “Halk despotizmden bahsedince, hayallerinde canlanan kişidir” işte o da Suriye halkı nezdinde Esed idi. Roma İmparatoru Trajen, kılıç kuşandırma sırasında komutanına “Bu halkın kılıcıdır; umarım yasayı çiğnemem de boynumu vurmaz.” Halkın kılıcı Esed’in boynunu vurmuştur. Velid b. Abdülmelik’e “Sen zorba mı olmak istiyorsun? Vallahi halkın nalınları (ayak kabısı) senin kılıcından daha uzundur” diyen kişi isabet etmişti. Şair, “Şayet adaleti sağlayamazsa aramızda devlet, / Onu başkasıyla değiştirmeye kadirdir millet”
Montesquieu, “Gözü pek ve duvarların arasına sıkışmış bir halkın boyunduruktan kurtulması veya adetlerini yumuşatılması kaçınılmazdır.” diyordu. Şimdiden bu mazlum halkın başkaldırısını itibarsızlaştırarak, Amerika ve İsrail’e yaramış deyip, bir nevi diktatöre pişman etme çabaları kötü bir senaryo ve tarafgirlik ve taassup olarak değerlendiriyorum. Selefi ve Şii düşünce bu işe karışmazsa eminim Suriye halkı başaracaktır.
Yeni yönetimin de hataları, günahları olacaktır ki, insan olma sıfatını kazansınlar, çünkü insanlar günah işler, melekler günah işlemezler.
Nebi (as), “Bütün âdemoğulları günahkârdır, günahkârların en hayırlıları ise tövbe edenlerdir.” (İbni Mace) diyordu. Ayette, “Ey müminler! Hep birden Allah’a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur:31) bu hadis ve ayeti nereye oturtacağız? Günah olmasaydı, tövbenin ne anlamı vardı, tövbe olmasaydı, Allah’ın Rahman ve Rahim sıfatları nasıl tecelli edecekti?
Zalim Esed ve avenesi zulüm etti, adalet, özgürlük ve halka dayalı yönetim seyrini değiştirerek istibdat, Kayser’vari, Nemrud’vari ve Ebu Cehil’vari bir şekilde Baas rejiminin kurucusu Kominist, Arap ırkçısı Ortodoks Hristiyan, Mişel Eflak’ın düşünceleri ile inkılap ettirdi. Sonunda halk gayrete geldi 61 yıllık Baas rejimini ve onu alaşağı etti kutlu olsun, Allah hayra tebdil etsin.
Halkın temsilcisi ve muhtemelen ileride lideri olacağı tahmin edilen Golani, BBC kanalına verdiği röportajda; – Suriye’nin yeni yönetimi komşuları ile iyi geçineceğini ve onlar için tehdit oluşturmayacağını, – Toplumun tüm kesimlerini kapsayıcı bir yönetim oluşturacağını, – Kadınların eğitime katılmasını istediklerini ve – Yönetim şeklinin Suriye’nin örfüne ve halkın isteğine uygun olacağını söylemekle yönetimlerinin nirengilerini belirlemiş ve gönüllere bir ferahlık vermiştir. Vesselam.
Muhammed Zeki Mirzaoğlu
Araştırmacı Yazar