BARAKLAR-İTBARAKLAR

Yayınlama: 14.02.2024
Düzenleme: 14.02.2024 17:52
A+
A-

Arkadaşımın Gazianteplilerin Barak kökenli olduğunu söylemesiyle beraber, benim de tarihe olan merakım da eklenince üzerine son zamanlarda Baraklarla alakalı epeyce bir bilgiye sahip oldum.

Aralarında en çok ilgimi çeken ise  Barakların yanı sıra itBaraklar olduğuydu… Neden it kelimesiyle anılmış kavimlerin bazıları? Gelin biraz inceleyelim.

Barak ismi mitolojik devirlere ait Türk efsanelerine kadar dayanan tarihi geçmişe sahip bir isimdir.

Advert

Ana yurtları, Asya ‘nın kuzey batısı olan Baraklar, Horasan’dan Anadolu’ya üçüncü büyük göç dalgasında yer alan Beydili’yle beraber Musul , Telafer ve Bayat Türkmenleri ile aynı dönemde göç etmişlerdir.

Barakların göçü 17. Yüzyılda vergilerin ağırlığı, tabiat şartları ve diğer sıkıntılar yüzünden Farab, Karaçuk yaylasından başlamış ve iskanbaşı olan Firuz Bey önderliğinde Anadolu ‘ya yönelmiştir. Göçün,Anadolu güzergahı ise Erzurum , Erzincan, Yozgat ve Sivas yolu olmuştur. 1691 yılında Osmanlı Devleti tarafından stratejik, ekonomik ve siyasi nedenlerle Rakka’ya iskân (göç) için emir alan Baraklar, 1692 yılında bölgedeki diğer aşiretlerle birlikte Rakka mükavelesi’ni imzalayarak bu bölgeye yerleşmişlerdir.

Ayrıca, Barak’lara yayla olarak Sivas’taki Habeş yaylası, gösterilmiştir.

Bu iskân sırasında Arap ve Kürt aşiretleriyle verdikleri mücadeleler neticesinde ise bugünkü yerlerine yerleşmişlerdir.

Baraklar hakkında çok şey yazılıp çizilmiş, bunu özetleyecek olursak günümüzde Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde dağılmış bulunmaktadırlar.

Beydili boyu Bozok Türkmenlerinin en çok olan kısmıdır.

Ezo gelinin memleketi olan Cerablus’da bulundukları gibi Şanlıurfa’daki, Badıllı’larda bunların bir şubesidir.

Karacadağ’da yaşayan Terkanlarda Türkçeyi unutmalarına rağmen Beydili boyuna mensup olduklarını hiçbir zaman unutmamışlardır.

Suruç’taki Borazan ve Mardin’deki kalaçlar aşiretlerin de de Badıllı namını taşıyan oymaklar mevcuttur.

Gaziantep Baraklarına olan merakım sebebiyle yaptığım araştırmada birçok bilgi elde ettim.

Baraklar hakında yazılacak o kadar çok şey var ki!

Dar bir sokaktan girdim içeriye, fakat ucu bucağı bitmeyen bir deniz görüverdim karşımda…

Araştırdıkça daha da genişleyen aşiret hikâyeleri, örf ve adetleri, hangisinden başlayacağımı bilemedim. Anonim olarak günümüze ulaşan bazı edebi yazılarına rastladım. Sizlerle bazılarını paylaşmak isterim.

“Çıktık horasandan sökün eyledik

Düşürdüler bizi tozlu yollara

Omuzlarda parlıyor uzun şilfeler

Aşırdılar bizi karlı dağlara

Bölük bölük yüklendi Göçler

Atlandı ihtiyar, yaylandı gençler

Başımıza geldi gördüğüm düşler

Düşürdüler bizi gurbet ellere

Gahi konduk, gahi göçtük yollardan

Bilip bilmediğim garip ellerden

Kerbela çöllerden ıssız dağlardan

Bizden sonra bir nam kalsın illere

Ordan sürdü geçirdi kolaba

Seksen dörtbin evdir gelmez hesaba

Deve koyun çok insan kalaba

Susuz hayvan inileşir göllere

Dedem oğlu derki aşkın bağından

Bu zamanda destan olsun dillere”

Türkiyenin birçok illerine dağılmış olan Barakların Gaziantep’te İslahiye, Karkamış, Nizip, Oğuzeli ile Çatalçam ve yüzlerce Türkmen köyleri bulunmaktadır.

Yazımın başında da belirttiğim gibi bu konuyu araştırırken en çok ilgimi çeken itBaraklar olmuştu…

Barakları tanıtmadan itBarak’lılara geçmek istemedim.

Okuduğum bazı yazılarda hikaye bazı yazılarda efsane diye geçmektedir.

İtbarak, eski Türk destanlarında sözü edilen Türklerin sürekli savaşa tutuştukları, o zamanki Türklerin kuzey batısında yaşayan “köpekbaşlı insanlara benzeyen yaratıklar” olarak efsanelere konu oldukları düşünülmektedir.

İtBarakların yurdu, Kuzey Batı’ya doğru uzanan karanlık ülkelerin içerisindeydi.

Oğuz Han, itBarak ‘lara karşı bir akın yaptı; fakat yenik ayrılıp, dağlar arasındaki bir nehrin ortasında bulunan küçük bir adacığa sığınmak zorunda kaldı ve Oğuz Kağan destanlarının büyük bir bölümü de köpek başlı insanların ülkelerine yapılan akınlardı.

Türkler bu kavimlere itBarak adı veriyorlardı.

İt sözü eski türklerde ,köpek anlamına geliyordu.

Barak’da bir nevi köpek anlamını taşıyordu yazıda.

Fakat okuduğum başka bir yazıda ise Barak’ın anlamı sonradan değiştirilmiş varakdan geliyordu .

Varak kelimesinin anlamı ise hızlı demekti.

Köpek başlı insanlara Avrupa ve Hint tarihinde de rastlanmaktadır.

Avrupa bu köpek başlı kavme “Borus “adını veriyordu ve onların kuzey kısımlarında yaşadıklarını söylüyorlar Avrupa mitolojisinde. Fakat Türkler köpeğe önem vermezlerdi. Köpek Türklere göre aşağı bir hayvandı. Türk mitolojisinde köpek başlı insanları daima küçük görmüşlerdir.

Hindistan mitolojisinde ise köpeğe daha fazla önem vermiştir. Bu sebeple Hindistan’daki köpek başlı insanlar aşağı bir sınıf değil soylu Hintleri temsil ediyordu. Tartuş Türklerinin ataları, başı kurt vücudu insan olan bir kimse idi. Çin efsanelerinde de büyük bir yer verilmiştir. Çinin kuzeyinde ve Mançurya’da oturan bazı kavimler Çinlilere göre köpek başlı idiler. Bu efsaneler Çin’de, çok daha eski çağlarda başlamıştır. Oğuz Kağan destanına köpek başlı insan motifinin Çin’den mi, yoksa Avrupa’dan mı geldiğini, kolayca kestirmek mümkün değildir. Onlarla girdiği birçok savaşta yenilgiye uğrayan Oğuz-kağan 17 yıl sonra bu kavmi yenilgiye uğratmıştır. Bu olay yazılmış bir destanda çok güzel anlatmıştır. Kuzey batı asyada güya “itbarak”vardı.  Türklerse iç Asya’da, onlara epeyce uzaklardı.  Başları köpek imiş, vücutları insanmış.  Renkleri ise karaymış sanki kara şeytanmış.  Kadınları güzelmiş Türklerden kaçmaz imiş. İlaç sürünürlermiş, ok mızrak batmaz imiş. Destanda denilmiş ki Oğuz-Han yenilmişti. Bir adaya sığınıp toplanıp delirmişti.  On yedi sene sonra oğuz onları yendi. Kadınlar yardım etti orada savaş dindi. Avrupalı seyyah ve gezginler tarafında Atilla’nın başı da köpeğe benzetilmiştir.

Hunların savaşta güçlerinin yetmediği düşmanlarını yüzlerinin korkunçluğu sayesinde korkutarak kaçırdıklarından bahsedilmektedir.

Bununla birlikte savaşçıların gözlerinin görünmeyecek kadar küçük olduğu belirtilmektedir.

Boyları küçük olan bu savaşçıların geniş omuzlara sahip oldukları, çevik ve ustaca hareket ettikleri, çok iyi ata bindikleri boyunlarının ise ok ve yay kullanmaya müsait olduğu yine kaynaklarda yer almaktadır.

Çocukların bile doğarken hiddetle dünyaya geldiği ve yine erkek çocukların doğarken yüzlerini demirle çizilerek acıya alıştırdıkları vurgulanmaktadır. Baraklar savaştan önce vücutlarını çamura belerler bu işlem kurudukça birkaç kez tekrarlanır, böylece vücutlarını bir zırh gibi kaplayan çamur tabakasına ok ve mızrağın işlemesi güçlenir. Yine başlarını, kollarını ve vücutlarını kıllı derilerle kaplarlar.

Böylece gerçekten acayip bir görüntüye sahip olup düşmanı caydırdıkları gibi ok ve mızraklarında etkisini azaltmış olurlardı. Dini ayinlerini başlarındaki kıllı maskelerle yapar ve anlaşılmayan sesler çıkarırlar. Bütün bunlardan da anlaşılacağı üzere savaş ve ayin sırasında kullandıkları teknik ve edevatlar, Barak erkeklerinin neden çirkin ve kıllı olduklarını neden kıl ve it sıfatlarının Barak adı önünde yer aldığını izah etmeye yardımcı olacaktır.

Aynı şekilde Barak kadınları savaşta yer almadıkları için elbette güzel olarak tasvir edilmektedirler.

Dolayısıyla erkeklerin hepsi çirkin, kadınların ise hepsi güzel olarak ifade edildiği bir kavim tanımı yanlış yorumların çıkmasına sebep olmaktadır. Destanda yazılan kadınları Türklerden kaçmazmış, kadınlar yardım etti orada savaş bitti demesinin asıl anlatılmak istenilen kadınların Türklerle evlenmeleri olmuştur. Mitolojik olaylar, devrinin var oluşlarını izah ederken yaşananları doğaüstü üslupla resmeder

Dolasıyla bu tür olaylar, zamanın şartlarına indirgenip değerlendirilmelidir. Oğuz destanında yer alan Baraklar kıl Barak şeklinde ifade edilmiştir. Aynı şekilde itBarak’da   yine efsanelerde yer almaktadır.

Bu iki sıfat savaşlarda kullandıkları tekniklerden dolayı Barakların ismi önünde yer almaktadır.

MEKİYE EKMEN

YAZARIN TÜM ARŞİVİNE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN

Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.